Beşiktaş Süper Lig’de kepenkleri henüz Kasım ayında kapadı. Büyük camiaların formasını ıslatan futbolcuları şampiyonluk yarışından koptuktan sonra lige konsantre etmek çok güç. Bunu anlamak mümkün. Ancak o formanın ağırlığını taşımak, sahada iyi niyetle mücadele etmek, zor günde taşın altına elini koymak gerekir. Zira milyonların gönül verdiği bir kulüpsünüz. Ama görünen o ki sahaya çıkan birkaç oyuncu dışında bunun idrakine varan yok.
Sezon tam anlamıyla karabasan gibi geçiyor siyah-beyazlılar için. Akıcı oyun, bol gol pozisyonu ve kora kor mücadele beklentisi içinde olan taraftarların hayal kırıklığı her geçen gün daha da büyüyor. ‘Namağlup tek şampiyon’ apoleti olan takımın 29 maçta aldığı 11 yenilgi, izahı olmayan başlı başına bir skandal. Üçüncülüğü bıraktım, dördüncülük koltuğu bile tehlikeye girdi. Gaziantep FK maçında oyunun başında yapılan zincirleme hatalar sonrası yenik duruma düşmüşsün. Ama reaksiyon veren, yenilgiye isyan eden oyuncuyu ara ki bulasın. Siyah-beyazlı formayı giyen futbolcu güruhunun çoğu ‘Lig bitse de tatile çıksak’ havasında. Her maç sonrası özür dilemek de artık komik gelmeye başladı. Çünkü özür kotasını dolduralı çok oldu.
Sezon başından bu yana Beşiktaş’a hiçbir şey katmayan, sahada devamlı dolaştığı halde hangi kriterle forma giydiğini merak ettiğimiz Cenk Tosun’un tükenmişliğini anlamak için penaltı vuruşuna bakabilirsiniz. Fernando Santos’un suyu ısınmaya başladı. Oyun felsefesi büyük takım kodlarına kesinlikle uygun değil. Ligdeki 1.4 puan ortalaması kabul edilemez. Gaziantep FK maçında penaltıyı çıkardığımız zaman gol beklentisi 0.59… Yani hücumdaki ‘kabızlık’ artarak devam ediyor.
Savunma desen o yönünü de beceremeyen bir takım var. Kadronun yetersiz olduğu gerçek, kabul ediyoruz. Ancak Portekizli’nin henüz hiçbir oyuncuya pozitif anlamda dokunuşunu göremedik. Muçi’yi bazı maçlarda kanada hapsetmesiyle Arnavut oyuncuyu üretken olmaktan uzak hale getiriyor. Kısacası Santos’la tünelin ucunda hiç ışık görünmüyor.